AYASOFYA KÜRSÜ ŞEYHLİĞİ - TDV İslâm Ansiklopedisi

AYASOFYA KÜRSÜ ŞEYHLİĞİ

Müellif: MEHMET İPŞİRLİ
AYASOFYA KÜRSÜ ŞEYHLİĞİ
Müellif: MEHMET İPŞİRLİ
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 1991
Son Güncelleme Tarihi: 05.05.2019
Erişim Tarihi: 28.11.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/ayasofya-kursu-seyhligi
MEHMET İPŞİRLİ, "AYASOFYA KÜRSÜ ŞEYHLİĞİ", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/ayasofya-kursu-seyhligi (28.11.2024).
Kopyalama metni

Cuma günleri kalabalık cemaate namazdan sonra vaaz edilmesi Osmanlılar’da bir gelenek olup bu konuda bir silsile teşekkül etmişti. “Katar şeyhliği” adı verilen bu silsilenin son kademesi Ayasofya kürsü şeyhliği idi. Bu görevi yapanlar aynı zamanda birer tekke şeyhi olduklarından bu isimle anılırlardı. Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin Efendi, Ayasofya-i Kebîr’e Şeyh Olanlar adlı risâlesinde, XVII. yüzyıl başlarında ilk defa bu göreve tayin edilen Şeyh Mehmed Hamîdî’den başlayarak XVIII. yüzyıl sonlarına kadar Ayasofya şeyhliğine tayin edilen on bir âlim şeyhin hayat hikâyesinden bahseder ve bu arada bu görevin özellikleri hakkında da yer yer bilgiler verir (TSMK, Emanet Hazinesi, nr. 1719, vr. 289b-293b).

Ayasofya kürsü şeyhleri çeşitli vezir, şehzade, vâlide sultan ve padişah camilerinde vâizliklerde bulunduktan sonra bu göreve getirilirlerdi. Bu âlimler, o dönemde genellikle sadece Arapça olarak okunan ve Türkçe açıklaması yapılmayan hutbeleri cuma namazından sonra yaptıkları vaazlarla halka açıklarlardı. Kürsü şeyhleri şeyhülislâmlık makamı tarafından tayin edilir ve kendilerine vakıf gelirlerinden dolgun ücret ödenirdi.

Ayasofya şeyhleri protokolde en önlerde yer alırlardı. Cülûs ve mevlidlerde, şehzadelerin “bed’-i besmele” ve sünnet şenliklerinde, sultan düğünlerinde, cami, medrese vb. açılışlarında yapılan merasimlerde de hazır bulunurlardı. Hükümdarlarla birlikte sefere katılırlar, yol boyunca zaman zaman sohbet ederlerdi. Bu konularda Osmanlı vekāyi‘nâmelerinde dikkate değer örnekler bulunmaktadır.

Son zamanlarda iyi yetişmiş, hitabeti güzel tekke şeyhlerinin bulunamaması üzerine bu göreve tekke dışından tanınmış âlimler tayin edilmiştir. Nitekim son devrin tanınmış bilginlerinden Manastırlı İsmâil Hakkı, çeşitli camilerde vâizlikten sonra 1909’da Ayasofya vâizliğine tayin edilmiş, buradaki vaazları daha sonra Mevâiz adıyla yayımlanmıştır (İstanbul 1321, 1331).


BİBLİYOGRAFYA

Müstakimzâde, Ayasofya-i Kebîr’e Şeyh Olanlar, TSMK, Emanet Hazinesi, nr. 1719, vr. 289b-293b.

, s. 113, 320.

Çeşmîzâde Mustafa Reşid, Târih (nşr. Bekir Kütükoğlu), İstanbul 1959, s. 37.

, I, 123; II, 345.

, s. 186.

Sadık Albayrak, Son Devir Osmanlı Uleması, İstanbul 1980, II, 285-286.

, II, 1482.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1991 yılında İstanbul’da basılan 4. cildinde, 224 numaralı sayfada yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız. Bu madde en son 05.05.2019 tarihinde güncellenmiştir.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER