CEMMÂÎLÎ - TDV İslâm Ansiklopedisi

CEMMÂÎLÎ

الجمّاعيلي
CEMMÂÎLÎ
Müellif: M. YAŞAR KANDEMİR
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 1993
Erişim Tarihi: 28.11.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/cemmaili
M. YAŞAR KANDEMİR, "CEMMÂÎLÎ", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/cemmaili (28.11.2024).
Kopyalama metni

Rebîülevvel 541’de (Ağustos 1146) Filistin’de Nablus yakınlarındaki Cemmâîl köyünde doğdu. 543 veya 544’te doğduğu da söylenmektedir. Dımaşkī ve Sâlihî nisbeleriyle de anılır. O dönemde Filistin Haçlılar’ın istilâsı altında bulunduğu için ailesi ve akrabaları Cemmâîl’den Dımaşk’a göç etti. Hanbelî mezhebinde olmaları ve Dımaşk’ta bu mezhebin başka mensupları bulunmaması dolayısıyla şehrin dışında Kāsiyûn dağı eteklerinde, sonradan Sâlihiye diye anılacak olan bir mahalle kurarak oraya yerleştiler.

Cemmâîlî, teyzesinin oğlu ve kendisinden dört ay küçük olan İbn Kudâme el-Makdisî’nin babası ve Cemmâîl hatibi Ahmed b. Muhammed b. Kudâme’den ilk derslerini aldı. Bir müddet sonra İbn Kudâme ile birlikte diğer ilim merkezlerini dolaşmaya başladı. 561’de (1165-66) Bağdat’a gitti ve Abdülkādir-i Geylânî’nin medresesine yerleşerek ondan fıkıh ve hadis okudu. Elli gün sonra Geylânî’nin vefat etmesi üzerine Bağdat’ın diğer âlimlerinden dört yıl boyunca muhtelif ilimler tahsil etti. Son derece kuvvetli hâfızası onu hadise yöneltti. Daha sonra Dımaşk, Kahire ve İskenderiye’ye gitti. Üç yıl kaldığı İskenderiye’de Ebû Tâhir es-Silefî’den 1000 cüze yakın hadis yazdığı rivayet edilir. Bu bölgedeki âlimlerden faydalandıktan sonra tekrar Dımaşk’a ve Bağdat’a döndü. Oradan İsfahan’a geçti. Burada Ebû Mûsâ el-Medînî’den çok faydalandı. Ebû Nuaym el-İsfahânî’nin Maʿrifetü’ṣ-ṣaḥâbe adlı eserini ilk defa görerek inceledi. Kitapta 190 kadar hata bulduğunu söylemesi bazı kimseleri kızdırdı. Bunların kendisini öldürmek istediklerini anlayınca İsfahan’ı gizlice terketti. Daha sonra bu görüşlerini Tebyînü’l-iṣâbe li-evhâmin ḥaṣalet li-Ebî Nuʿaym fî Maʿrifeti’ṣ-ṣaḥâbe adlı eserinde bir araya getirmiştir. Ebû Mûsâ el-Medînî (ö. 581/1185), hadis ilmini Cemmâîlî kadar iyi bilen pek az kimsenin İsfahan’a geldiğini belirterek bu tenkitlerinde onun haklı olduğunu söylemektedir. Cemmâîlî Musul’a geldiğinde İbnü’l-Haşşâb gibi âlimlerden faydalandı. Burada Ukaylî’nin, İmam Ebû Hanîfe’nin aleyhindeki rivayetlere geniş yer veren el-Cerḥ ve’t-taʿdîl adlı eserini okuttuğu için Hanefîler’i öfkelendirdi ve hapse atıldı (Ebû Şâme, s. 46). Kendisini seven biri tarafından Ebû Hanîfe’ye dair bölümün eserden çıkarılıp saklanması üzerine serbest bırakıldı. Dımaşk’a dönünce Dımaşk Camii’nde Hanbelîler’e mahsus kısımda hadis dersleri vermeye başladı. Duygulu bir insan olduğu için hadis okuturken hem ağlar, hem de halkı ağlatırdı. Derslerinin büyük rağbet görmesini kıskanan bazı Şâfiîler ve özellikle Selâhaddîn-i Eyyûbî’nin takdirine mazhar olan Dımaşk Kadısı İbnü’z-Zekî Muhyiddin Muhammed b. Ali ile Dımaşk hatibi Ziyâeddin Abdülmelik b. Zeyd ed-Devlaî tarafından Dımaşk valisine şikâyet edildi (596/1199-1200); Selefiyye görüşünde olan Cemmâîlî’nin Allah’ın sıfatları hususunda teşbih yanlısı olduğu iddia edildi. Ahmed b. Hanbel’i çok seven ve Kur’ân-ı Kerîm’in mahlûk olmadığı konusunda onun gibi düşünen Cemmâîlî’nin, yaygın kanaatin aksine görüşleri bulunduğu ileri sürüldü. Valinin huzurunda yapılan görüşmelerde Selef akîdesini savunan Cemmâîlî’nin camide vaaz edip hadis okutması yasaklandığı gibi kendisinden kısa zamanda şehri terketmesi istendi. O da bunun üzerine önce Ba‘lebek’e, daha sonra da Mısır’a gitti. Mısır’da da Şâfiî fakihlerinden bazıları onun Mücessime taraftarı olduğu ve halkın inancına zarar verdiği iddiasıyla öldürülmesine fetva verince Mağrib’e sürgün edilmesi kararlaştırıldı; fakat bu emir kendisine tebliğ edilmeden 23 Rebîülevvel 600’de (30 Kasım 1203) vefat etti ve Karâfe’de toprağa verildi.

Cemmâîlî’yi takdirle anan Zehebî, dinden çıktığına dair fetva veren kimselerin, akaid esaslarının açıklanması konusunda metot bakımından onunla anlaşamayan bazı Eş‘arîler’den (kelâmcılar) ibaret olduğunu söylemektedir. Allah’ı insana benzettiği iddiasına gelince, bu naslarda, Allah’a nisbet edilen “inmek”, “çıkmak” (nüzûl, istivâ) gibi kavramların (haberî sıfatlar) mecazi mânalarıyla te’vil edilmelerinin isabetli olmayacağı görüşünden kaynaklanmaktadır. Aslında bu görüş Hanbelîler ile bazı muhaddislerin müşterek bir kanaatidir.

Cemmâîlî’den hadis tahsil edenler arasında, her biri hadis hâfızı olan oğulları İzzeddin Ebü’l-Feth Muhammed, Cemâleddin Ebû Mûsâ Abdullah ile fakih olan oğlu Muhyiddin Ebû Süleyman Abdurrahman, ayrıca Ruhâvî, Muvaffakuddin diye bilinen Abdüllatîf el-Bağdâdî ve tanınmış muhaddis Ziyâeddin el-Makdisî gibi âlimler bulunmaktadır. Kıraat ve Arap dili âlimi, muhaddis Ebü’l-Yümn el-Kindî, Dârekutnî’den sonra Cemmâîlî gibi bir hadis hâfızının gelmediğini belirtmiştir. Ziyâeddin el-Makdisî’nin söylediğine göre de devrin muhaddisleri Cemmâîlî’nin bir benzerini görmediklerini itiraf etmişlerdir.

Cemmâîlî’nin heybetli bir görünüşü, sert bir tabiatı, son derece güçlü bir hâfızası vardı. Kendisine sorulan hemen her hadisin ne derece sağlam ve râvilerinin ne kadar güvenilir olduğunu ayrıntılarıyla bilirdi. Bununla birlikte gurura kapılacağı endişesiyle elinde kitap bulunmadan hadis rivayet etmezdi. Talebeleriyle çok ilgilenir, onları ilim öğrenmeye ve bu maksatla muhtelif ilim merkezlerini dolaşmaya teşvik ederdi. Doğru olduğuna inandığı bir şeyi çekinmeden söyleyen Cemmâîlî, haksızlığa dayanamaz, güçlü ve heybetli yapısıyla kötülükleri bizzat engellemeye çalışırdı. İsfahan’da ve Mısır’da bulunduğu sıralarda halkın kendisine gösterdiği saygı ve aşırı ilgiden ötürü yolda rahatça yürüyemezdi. Çok cömertti. Para biriktirmeyi sevmez, eline geçeni ihtiyaç sahiplerine gizlice dağıtırdı.

Eserleri. 1. ʿUmdetü’l-aḥkâm. el-ʿUmde fi’l-aḥkâm fî meʿâlimi’l-ḥelâl ve’l-ḥarâm adıyla da anılan eser, Ṣaḥîḥ-i Buḫârî ile Ṣaḥîḥ-i Müslim’deki ahkâmla ilgili 420 kadar hadisi konularına göre sıralayarak bir araya getirmiştir. Birçok şerhi bulunan kitap Mustafa Abdülkādir Atâ tarafından Beyrut’ta basılmıştır (1406/1986).

2. el-Miḥne ʿan imâmi Ehli’s-sünne ve ḳāʾidihim ile’l-cenne. Ahmed b. Hanbel’e halku’l-Kur’ân meselesinden dolayı yapılan eziyetlere dairdir (Kahire 1932). Eser Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türkî tarafından da Miḥnetü’l-İmâm Aḥmed b. Muḥammed b. Ḥanbel adıyla yayımlanmıştır (Kahire 1987).

3. en-Naṣîḥa fi’l-edʿiyeti’ṣ-ṣaḥîḥa. Kütüb-i Sitte ile Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’i, Taberânî’nin mu‘cemleri vb. eserlerden derlediği Hz. Peygamber’in muhtelif konulara dair 114 kadar duasını ihtiva etmektedir. Eser Abdülkādir el-Arnaût ve Mahmûd el-Arnaût tarafından Beyrut’ta yayımlanmıştır (1405/1985).

4. Sîretü’n-nebî ve aṣḥâbühü’l-ʿaşere. Eseri Hedyân Edîb ed-Dannâvî neşretmiştir (Beyrut 1986).

5. el-Kemâl fî esmâʾi’r-ricâl. el-Kemâl fî maʿrifeti’r-ricâl adıyla da anılan eser, rivayetleri Kütüb-i Sitte’de yer alan râvilerin hal tercümelerini ihtiva eden ilk çalışmadır. Tanınmış birçok İslâm âlimi bu esere zeyil mahiyetinde kitaplar kaleme almışlardır. el-Kemâl’in yazma bir nüshası Millet Kütüphanesi’ndedir (Feyzullah Efendi, nr. 1506-1508).

6. el-Miṣbâḥ fî ʿuyûni’l-eḥâdîs̱i’ṣ-ṣıḥâḥ. Ṣaḥîḥayn hadislerini kendine ulaşan senedlerle bir araya getiren, Zehebî’nin kırk sekiz cüzden ibaret olduğunu söylediği bu müstahrecin müellif hattıyla olan bir bölümü Zâhiriyye Kütüphanesi’nde bulunmaktadır (Mecmua, nr. 30, vr. 217a-244b).

7. ʿAḳīde (, I, 438; Suppl., I, 607).

8. ed-Dürretü’l-muḍıyye fi’s-sîreti’n-nebeviyye (, I, 438). Kutbüddin el-Halebî diye tanınan Abdülkerîm b. Abdünnûr bu eseri el-Mevridü’l-ʿaẕbü’l-henî fi’l-kelâm ʿalâ sîreti ʿAbdilġanî adıyla şerhetmiştir.

9. Aḫbârü’l-Ḥasani’l-Baṣrî. Eserin müellif hattı bir nüshası Zâhiriyye Kütüphanesi’nde mevcuttur (Mecmua, nr. 55, vr. 165a-170a).

Cemmâîlî’nin birer nüshası Zâhiriyye Kütüphanesi’nde bulunan diğer eserleri de şunlardır: Ebü’l-ʿÂṣ b. Rebîʿ, Menâḳıbü’ṣ-ṣaḥâbe, Ṣalâtü’n-nebî fi’l-enbiyâʾi leylete’l-isrâʾ, Ḥadîs̱ü’l-ifk, Feżâʾilü ʿÖmer b. el-Ḥaṭṭâb (, VI, 192). Bunlardan başka bazı kaynaklarda onun sünenlere dair 200 cüze yakın bir hacimde ve müsvedde halindeki Nihâyetü’l-murâd min kelâmi ḫayri’l-ʿibâd’ı, 100 cüz hacminde olup halka okuduğu el-Eḥâdîs̱ ve’l-ḥikâyât’ı, iki ciltten ibaret Ġunyetü’l-ḥuffâẓ fî taḥḳīḳi müşkili’l-elfâẓ’ı, el-Erbaʿûn adlı dört ayrı çalışması ve her biri birer ciltten ibaret el-Yevâḳītü’l-fâḫire, Tuḥfetü’ṭ-ṭâlibîn fi’l-cihâd ve’l-mücâhidîn, el-Âs̱ârü’l-merżıyye fî feżâʾili ḫayri’l-beriyye, er-Ravża adlı kitapları, her biri bir veya birkaç cüz halinde olan et-Teheccüd, el-Ferec, eṣ-Ṣalât mine’l-aḥyâʾ ile’l-emvât, eṣ-Ṣıfât, Ẕemmü’r-riyâʾ, Ẕemmü’l-ġıybe, et-Terġīb fi’d-duʿâʾ, Feżâʾilü Mekke, el-Emr bi’l-maʿrûf, Feżâʾilü ramażân, Feżâʾilü’ṣ-ṣadaḳa, Feżâʾilü ʿaşri ẕilhicce, Feżâiʾlü’l-ḥac, Feżâʾilü receb, Vefâtü’n-nebî, el-Aḳsâmü’lletî aḳseme bihe’n-nebî, İʿtiḳadü’ş-Şâfiʿî, Ẕikrü’l-ḳubûr, Dürerü’l-es̱er, Tebyînü’l-iṣâbe li-evhâmin ḥaṣalet li-Ebî Nuʿaym fî Maʿrifeti’ṣ-ṣaḥâbe, Eşrâṭü’s-sâʿa adlı çalışmaları zikredilmektedir.


BİBLİYOGRAFYA

, II, 17-19.

Ebû Şâme, Terâcimü ricâli’l-ḳarneyi’s-sâdis ve’s-sâbiʿ (nşr. İzzet el-Attâr), Beyrut 1974, s. 46-47.

el-Melikü’l-Eşref İsmâil b. Abbas el-Gassânî, el-ʿAscedü’l-mesbûk (nşr. Şâkir Mahmûd Abdülmün‘im), Beyrut-Bağdad 1395/1975, s. 289-290.

, XXI, 443-471; XXII, 42-43, 317-319.

a.mlf., , IV, 1372-1381.

a.mlf., , III, 129.

, XIII, 38-39.

İbn Receb el-Hanbelî, eẕ-Ẕeyl ʿalâ Ṭabaḳāti’l-Ḥanâbile, Kahire 1372/1953, II, 5-34.

, VI, 185.

, I, 354, 480.

, II, 1013, 1059, 1164, 2053.

, II, 69, 148, 196, 296, 308, 318, 329, 493.

, IV, 345-346.

, s. 12, 49, 112, 113, 180, 182, 208.

, I, 437-438; , I, 605-607; (Ar.), VI, 185-192.

, V, 275-276.

, I, 132, 140, 143, 503-504, 592.

, III, 167.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1993 yılında İstanbul’da basılan 7. cildinde, 338-340 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER