DÂĞ - TDV İslâm Ansiklopedisi

DÂĞ

داغ
DÂĞ
Müellif: KHALIQ AHMAD NIZAMI
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 1993
Erişim Tarihi: 28.11.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/dag--hint-sairi
KHALIQ AHMAD NIZAMI, "DÂĞ", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/dag--hint-sairi (28.11.2024).
Kopyalama metni

12 Zilhicce 1246’da (24 Mayıs 1831) Delhi’de doğdu. Fîrûzpûr Çirkâ hâkimi Nevvâb Şemseddin’in oğludur. Babası, Delhi Valisi Mr. W. Fraser’in öldürülmesiyle ilgili görülerek idam edilince (1835) Nevvâb Yûsuf Ali Han’ın hareminde bulunan teyzesinin teşviki üzerine annesiyle birlikte Râmpûr’a gitti. Râmpûr’da Ġıyâs̱ü’l-luġāt müellifi Mevlevî Gıyâseddin’den Farsça öğrendi. Annesi son Babürlü Hükümdarı Ebü’l-Muzaffer II. Bahadır Şah’ın daha çok Mirza Fahrû diye tanınan oğlu ve halefi Mirza Muhammed Sultan Fahrülmülk ile evlenince (1844) Mirza Han öğrenimine sarayda devam etti ve burada ünlü çağdaş şairlerle tanıştı. Bu tanışma ondaki şairlik kabiliyetinin ortaya çıkmasını sağladı ve Mirza Han Dâğ mahlasıyla çok erken yaşta şiir yazmaya başladı. Onun bu kabiliyeti aynı zamanda II. Bahadır Şah ve oğlu Fahrülmülk’ün de hocası olan Şeyh Muhammed İbrâhim Zevk’in yanında daha da arttı. Ayrıca Seyyid Muhammed Emîr Pencekes ve Mirza İbâdullah Bey’den hat dersi aldı. Fahrülmülk’ün ölümü üzerine (10 Temmuz 1856) Delhi’yi terkedip Râmpûr’a döndü. Burada Kelb Ali Han, Nevvâb Yûsuf Ali Han’ın yerine geçince Dâğ’ı 70 rupi aylıkla saraydaki ahır ve halı depoları (ferrâşhâne) darugalığına tayin etti (1866). Aynı yılın sonuna doğru Kalküta yolculuğunda Kelb Ali Han’a arkadaşlık etti. Birkaç yıl sonra da Nevvâb’ın maiyetinde hac farîzasını yerine getirdi (1872). Râmpûr bu tarihte Emîr, Celâl gibi ünlü şairlerin buluşma yeri idi. Dâğ da onlarla tanışarak kendini kabul ettirme ve tanınma imkânını buldu. Feryâd-ı Dâġ adlı mesnevisinde anlattığı gibi Kalküta’yı ve daha birçok şehri ziyaret etti. Koruyucuları Nevvâb Kelb Ali Han’ın ölümü (1887) üzerine Râmpûr’da bulunan şairler şehri terkettiler. Dâğ da yirmi iki yıllık hizmetten sonra Râmpûr’dan ayrılıp önce Delhi’ye, oradan da Sir Asmân Câh Bahadır Han’ın daveti üzerine Haydarâbâd’a gitti. Burada Nizâm Mahbûb Ali Han’ın hocası oldu ve kendisine 450 rupi aylık maaş bağlandı. Bu miktar 1894’te 1000, daha sonra da 1500 rupiye çıkarıldı. Nizâm Mahbûb Han 1894’te kendisine “Bülbül-i Hindistan, Cihan Üstad, Nâzım Yâr Ceng, Debîrü’d-devle, Fasîhü’l-mülk, Nevvâb Mirza Han” unvanlarını verdiyse de o daha çok “Fasîhü’l-mülk Dâğ-ı Dihlevî” unvanı ile tanındı. Mirza Han bir felç sonunda 9 Zilhicce 1322’de (14 Şubat 1905) Haydarâbâd’da vefat etti.

Mirza Han, Delhi’de iken yazdığı şiirleri içine alan ve daha sonra kaybolan en eski divanını ezberden yeniden düzenlemiştir. Bunun dışında Gülzâr-ı Dâġ (Râmpûr 1296/1879), Âftâb-ı Dâġ (Leknev 1302/1884), Mehtâb-ı Dâġ (Haydarâbâd 1310/1893) ve el yazması halinde iken kaybolan Yâdigâr-ı Dâġ adlarıyla anılan divanları vardır. Bu divanlardan Münteḫab-ı Dâġ (Allahâbâd 1939), Bahâr-ı Dâġ (Lahor 1940), Kemâl-i Dâġ (Agra, ts.), İntiḫâb-ı Dâġ veya Dîvân-ı Dâġ (Navalkişor, Leknev, ts.) adlarıyla birtakım seçmeler yapılmıştır. Çoğu gazellerden oluşan bu divanlardaki beyit sayısı 14.800’ü bulur. Divanları dışında Feryâd-ı Dâġ adlı bir de mesnevisi vardır. Dâğ’ın şiirlerinde anlam derinliğinden çok şekil güzelliği dikkati çeker. Urdu şiirinde özellikle gazel tarzının gelişmesinde önemli katkısı olan Dâğ’ın başta Pakistan’ın millî şairi Muhammed İkbal olmak üzere Sâil-i Dihlevî, Ahsen Mârehrevî, Ciger Muradâbâdî gibi şairlerin yetişmesinde büyük tesirleri olmuştur.

Öğrencisi Ahsen Mârehrevî tarafından derlenen mektupları İnşâ-yı Dâġ (Delhi 1941) ve Zebân-ı Dâġ (Leknev 1956) adlarıyla yayımlanmıştır.


BİBLİYOGRAFYA

Mirza Kādir Bahş Sâbir-i Dihlevî, Gülistân-ı Süḫan, Delhi 1271, s. 220.

Emîr Ahmed Mînâî, İntiḫâb-ı Yâdigâr, Delhi 1297/1880, II, 128.

Seyyid Ali Hasan, Bezm-i Süḫan, Agra 1298, s. 46.

Ahsen Mârehrevî, Celve-i Dâġ, Haydarâbâd 1320/1902.

Nisâr Ali Şöhret-i Dihlevî, Âʾîne-i Dâġ, Lahor 1905.

Abdülcebbâr Han Sûfî Melkâpûr, Maḥbûbü’z-zamân, Haydarâbâd 1329, I, 417.

Sirî Râm-ı Dihlevî, Ḫumḫâne-i Câvîd, Delhi 1917, II, 104-136.

Râs Mes‘ûd, İntiḫâb-ı Zerrîn, Bedâûn 1922, s. 175.

Abdüsselâm Nedvî, Şiʿrü’l-Hind, A‘zamgarh 1935, I, 301-323.

Hamîd Hasan Kādirî, Kemâl-i Dâġ, Agra 1935.

R. B. Saksena, A History of Urdu Literature, Allahâbâd 1940 (Urduca tercümesi: Târîḫ-i Edeb-i Urdu [trc. Mirza Muhammed Askerî], Leknev, ts., s. 426-440).

Şeyh Abdülkādir, Famous Urdu Poets and Writers, Lahor 1947, s. 88-106.

M. Yahyâ Tenhâ, Mirʾâtü’ş-şuʿarâʾ, Lahor 1950, II, 33-45.

Muhammad Sadiq, A History of Urdu Literature, Delhi 1984, s. 281-285.

Muhammad Shafī, “Dāg̲h̲”, , II, 83-85.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1993 yılında İstanbul’da basılan 8. cildinde, 403 numaralı sayfada yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER