FAĞNEVÎ - TDV İslâm Ansiklopedisi

FAĞNEVÎ

فغنوي
Müellif: HAMİD ALGAR
FAĞNEVÎ
Müellif: HAMİD ALGAR
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 1995
Erişim Tarihi: 01.12.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/fagnevi
HAMİD ALGAR, "FAĞNEVÎ", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/fagnevi (01.12.2024).
Kopyalama metni

VI. (XII.) yüzyılda önemli bir dinî kültür merkezi olan Buhara yakınlarındaki Vâbkîne (Vâbkene) kasabasının İncirfağne köyünde doğdu. Asıl adı Mahmud’dur. Genç yaşlarında yerleştiği Vâbkîne’de sıvacılık yaparak hayatını kazanmaya başladı. Hâcegân silsilesinden Ârif-i Rîvgerî ile tanışıp kısa zamanda onun en seçkin müridi ve birinci halifesi oldu. Doğduğu yere nisbetle Fağnevî nisbesiyle tanındı. Rîvgerî ölüm döşeğinde iken onun iznini alarak Hâcegân silsilesinde ilk defa zikr-i alenîyi (cehrî zikir) icra etmeye başladı. Şeyhinin ölümünden sonra kendi müridleriyle birlikte bir camide aynı usul üzere zikir yaptı. Zamanın büyük âlimlerinden Mevlânâ Hafîzüddin bu işe niçin teşebbüs ettiğini sorduğunda Fağnevî, “Uyumuşların uyanarak, gafillerin şuurlanarak zikirle yola gelmeleri, şeriat ve tarikat caddesine girmeleri, bütün hayırların anahtarı ve saadetlerin aslı olan hakiki tövbe ve inâbete rağbet etmeleri için” şeklinde cevap vermişti. Bu cevabı beğenen Mevlânâ Hafîzüddin’in cehrî zikrin kime yaraştığını sorması üzerine de, “Dili yalan ve dedikodudan, midesi haram lokma ve şüpheli gıdadan, gönlü riya ve gösterişten ve sırrı Hak’tan gayrıya teveccühten pak olan kimseye münasiptir” demişti. Fağnevî’den sonra Bahâeddin Nakşibend’in ortaya çıkışına kadar bütün Hâcegân silsilesi müntesipleri cehrî zikir yapmaya devam etmişlerdir.

Fağnevî, Emîr Kelân ve Mîrhord diye tanınan Mîr Hasan ve Mîr Hüseyin Vâbkenî kardeşlerle en önemli halifesi olan Ali Râmîtenî’yi yetiştirmiştir. Hâcegân silsilesi kendisinden sonra Hâce Azîzân diye de tanınan Ali Râmîtenî ile devam etmiştir.

Vâbkîne’de vefat eden Fağnevî’nin ölümü için eski kaynaklarda bir tarihe rastlanmaz. Sonraki bazı eserlerde ölüm tarihi olarak 715 (1315-16) ve 717 (1317-18) yılları kaydedilmektedir. Ölümünden sonra beyaz bir kuş şeklinde görünmesi ona atfedilen kerametler arasındadır.


BİBLİYOGRAFYA

, s. 380.

, s. 413.

, s. 51-53.

Dârâ Şükûh, Sefînetü’l-evliyâʾ, Kanpûr 1884, s. 77.

Muhammed b. Hüseyin el-Kazvînî, Silsilenâme-i Ḫâcegân-ı Naḳşibend, Bibliothèque Nationale, Supplément Persan, nr. 1418, vr. 9b.

Gulâm Server Lâhûrî, Ḫazînetü’l-aṣfiyâ, Bombay 1290, I, 541-542.

Abdülmecîd el-Hânî, el-Ḥadâʾiḳu’l-verdiyye, Kahire 1308, s. 119.

Seyyid Emînüddin, Ṣûfiyye-i Naḳşibend, Lahor 1982, s. 122.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1995 yılında İstanbul’da basılan 12. cildinde, 73 numaralı sayfada yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER