FERÂİZİYYE - TDV İslâm Ansiklopedisi

FERÂİZİYYE

الفرائضية
Müellif: M. NAEEM QURESHI
FERÂİZİYYE
Müellif: M. NAEEM QURESHI
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 1995
Erişim Tarihi: 28.11.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/feraiziyye
M. NAEEM QURESHI, "FERÂİZİYYE", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/feraiziyye (28.11.2024).
Kopyalama metni

Adını, “bir müslümanın yapmak zorunda olduğu görevi” anlamındaki farîzanın çoğulu olan ferâizden almıştır. Ferâiziyye, İslâm dünyasının Avrupalı güçlerin hâkimiyetine girmesinden sonra ortaya çıkan İslâmî uyanışın Hint kıtasındaki oluşumlarından birini teşkil eder. Bu hareket, Kuzey Hindistan’da etkili olan benzeri akımların aksine daha çok Doğu Bengal ve Asam’da fakir müslüman tabaka arasında yayılmıştır. Akımın mensupları, farzları ve özellikle İslâm’ın beş şartını yerine getirme konusunda gösterdikleri hassasiyet sebebiyle bu adla anılmışlardır. Ancak bundan önce, geçmiş günahlardan arınmak için tövbe etmeyi şart koşarlar. Buna göre, Bengal dilinin müslüman lehçesinde formüle edilen bir tövbe metnini harekete katılacak olan kimse Ferâiziyye temsilcisinin huzurunda tekrar eder. Bu tövbe “ikrârî biat” adını alır ve pîrin eli müridin eli üzerine konularak yapılan (destî) biattan ayrılır. Cemaate giriş şartı sayılan bu görevi yerine getiren kimse müslim veya mümin adını alarak diğer mensuplarla eşit haklara sahip olur. Bu arada hareketin kurucusu Hacı Şerîatullah bazı mutasavvıfların uygulamalarını, özellikle de pîrlere ve dergâhlara gösterilen aşırı hürmeti tasvip etmeyip onlara benzemediğini göstermek amacıyla kendisine “pîr” yerine “üstad”, mensuplarına da “mürid” yerine “şâkird” denilmesini istemiştir. Hanefî mezhebine sıkı şekilde bağlı olan Hacı Şerîatullah, İngiliz hâkimiyetinde bulunmasından dolayı Hindistan’ı dârülharp saydığı için cemaatle kılınan cuma ve bayram namazlarının eda edilmesini menetmiş, bid‘atlar, doğum, evlenme ve ölümlerde uygulanan debdebeli merasimlere, muharrem ayı tâziyelerine ve hurafelerden kaynaklanan geleneklere şiddetle karşı çıkmıştır. Bu hususlar dikkate alındığı takdirde Ferâiziyye’nin takvâya yönelik bir ıslah ve yeniden canlanma karakteri taşıdığı görülür.

Hacı Şerîatullah, 1781 yılında Bengal’de Medâripûr’un Şamâil köyünde fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. On iki yaşında iken Kalküta’ya giderek Beşâret Ali’nin Kur’an dershanesine devam etti. 1799’da, İngiliz idaresine karşı duyduğu nefretten dolayı memleketinden göç etmeye karar veren hocası ile birlikte Mekke’ye gitti. Burada Şâfiî âlimlerinden Şeyh Tâhir es-Sünbül el-Mekkî’nin öğrencisi oldu. Kādiriyye tarikatına intisap eden ve iki yıl kadar Kahire’de Ezher Üniversitesi’nde tahsil gören Şerîatullah 1818 yılında Bengal’e döndü. Müslümanların hurafeler ve Hinduizm’den kaynaklanan uygulamalarla iç içe olduğunu görünce, muhtemelen Vehhâbî hareketinin tesiriyle dine aykırı kabul ettiği inanç ve hareketlerle mücadeleye başladı. Onun zihnini meşgul eden önemli meselelerden biri, Hindu toprak sahipleri ve Avrupalı çivit ziraatçılarının zulmüne uğrayan, parasızlık sebebiyle mahkemelerde haklarını arayamayan Bengal’in fakir müslüman köylülerinin durumu idi. Hacı Şerîatullah, aralarında yaşayıp onları teşkilâtlandırmak ve bu yolla kendilerini haksızlığa karşı korumak gerektiğine inanıyordu. Nitekim bazı müelliflerin kanaatine göre hareketin asıl gayesi İngilizler’in tekeline ve Hindular’ın zulmüne karşı çıkmaktı. Ancak Ferâiziyye dinî bir teşekkül halinde kalmaya, siyasete fazla bulaşmamaya çalışmıştır. Bu yönüyle meselâ Tarîkat-ı Muhammediyye grubundan ayrılmıştır.

Hacı Şerîatullah’ın 1840 yılında vefatı üzerine oğlu Muhammed Muhsin, Dûzû Miyân adıyla hareketin lideri ilân edildi. Dûzû Miyân 1819’da doğmuş, 1831’de tahsil için Mekke’ye gönderilmiş, beş yıl burada kaldıktan sonra babası tarafından Bengal’e çağrılmıştı. Ülkesine dönünce bütün gayretini babasının başlattığı harekete sarfeden Dûzû Miyân Ferâiziyye’nin başına geçtikten sonra sadık mensuplarını “hilâfet” adını verdiği, hiyerarşik ve iyi düzenlenmiş bir kardeşlik teşkilâtı etrafında topladı. Teşkilât mensupları bölgelerinde cereyan eden gelişmeleri liderlerine bildiriyorlardı. Hareketin herhangi bir mensubu toprak sahiplerinin zulmüne uğrarsa veya hakkı çiğnenirse mahkemeye müracaat için lâzım olan para kendi aralarında toplanırdı. Bazı durumlarda teşkilât eli sopalı adamlar göndererek toprak sahiplerinin mallarını yağmalatır ve hizmetkârlarını dövdürürdü. Dûzû Miyân’ın sosyoekonomik hedefi, mensuplarını Hindu toprak sahiplerinin ve Avrupalı çivit ziraatçılarının zulmünden korumak, müslüman halk kitleleri için sosyal adaleti sağlayacak bir ortam hazırlamaktı. Bu gayeye ulaşabilmek için gönüllü kimselerden birlikler teşkil ettiği gibi Panchayat denilen yörenin geleneksel yargılama sistemini canlandırmaya da gayret göstermiştir.

1843-1846 yılları arasında Ferâizîler’le muhalifleri arasında sert mücadeleler meydana geldiyse de muhaliflerin aldıkları tedbirlerin hiçbiri müessir olmadı. Zira Ferâiziyye liderinin arkasında dayanışma içinde bulunan 80.000 kadar mensubu vardı. Dûzû Miyân’ın eylemlere başvurması, İngiliz idaresinin Bengal’in kırsal kesiminde etkili olamamasından kaynaklanıyordu. Ancak her şeye rağmen Dûzû Miyân babasının yolunda yürüyerek Titu Mîr’in Batı Bengal’de 1827-1832 yılları arasında yaptığı tarzda İngilizler’le mücadeleye girmedi. Bazı müellifler Dûzû Miyân’ın, yabancı idarecileri kovmak ve müslüman güçleri kuvvetlendirip harekete geçirmek amacı taşımadığını ileri sürmüşlerse de İngiliz işgali yüzünden Hindistan’ın dârülharp sayılarak cuma ve bayram namazlarının kılınmaması, Ferâiziyye’nin aynı zamanda bir istiklâl hareketi olduğunu ve siyasî gayeler taşıdığını göstermektedir.

Dûzû Miyân 1857 yılında tutuklanıp Kalküta’daki Alipûr cezaevine gönderildi; 1859’da tahliye edilince Bengal’e döndü. Burada da bir müddet tutukluluk hayatı yaşadıktan sonra 1860 yılında serbest bırakıldı. Onun 1862’de Dakka’da ölümünün ardından oğlu Gıyâseddin Haydar hareketin lideri oldu. İki yıl sonra Haydar’ın da vefatı üzerine Dûzû Miyân’ın on iki yaşındaki ikinci oğlu Abdülgafûr, Nâyâ Miyân adıyla başa geçti. Bu dönemde Abdülgafûr’un vasilerinden oluşan kurul hareketin bölünmesini önledi. Daha sonra Abdülgafûr’un olgunluk çağına ulaşması ile Ferâiziyye kaybettiklerini tekrar kazanmaya başladı. Hakkında çok az şey bilinen Abdülgafûr devrinde de toprak sahipleri ve çivit ziraatçılarına karşı verilen mücadele devam etti. Bu arada Kerâmet Ali’ye bağlı Taayyünîler denilen zümre ile Ferâizîler arasındaki mücadeleler de şiddetlendi. Nâyâ Miyân’ın 1884’te ölümünden sonra Dûzû Miyân’ın en küçük oğlu Saîdüddin Ahmed başkan seçildi. Dinî ilimlerde köklü bilgisi olan ve ilim adamları ile irtibatı bulunan Saîdüddin Ahmed devrinde Ferâizîler’le Taayyünîler arasındaki mücadele bütün Doğu Bengal’e yayıldı. Saîdüddin’in 1906 yılında vefat etmesi üzerine Bedşâh Miyân adıyla hareketin lideri olan oğlu Ebû Hâlid Reşîdüddin Ahmed, seleflerinden intikal eden İngilizler’le iyi geçinme politikasını sürdürdü. Babasının ölümünden kısa bir müddet önce Bengal’in iki ayrı eyalete bölünmesi konusunda diğer İslâmî hareketlerle birlikte başlattığı çalışmalar Ebû Hâlid’i devrinin İslâmî politik cereyanlarına daha çok yakınlaştırdı. 1911’de Bengal’in yeniden tek eyalet haline getirilmesi ve 1914’te İngilizler’in Osmanlılar’a karşı savaş ilân etmeleri üzerine Bedşâh Miyân İngiliz hükümetine düşman oldu. 1922’de hilâfet hareketine katılmasından dolayı hükümet tarafından bir süre tutuklandı. Daha sonra Pakistan’ın kurulması için başlatılan harekete bütün gücüyle destek oldu. 1947 yılında Pakistan Devleti’nin kurulması üzerine Narayongan’da bir konferans tertip etti ve mensuplarına, Pakistan’ın bir İslâm devleti olarak teşekkül etmesiyle dârülharp durumunun ortadan kalktığını, artık cuma ve bayram namazlarının kılınabileceğini açıkladı. Kendi devrinde Ferâiziyye hareketini zor şartlar altında devam ettiren Ebû Hâlid, oğlu Muhsinüddin Ahmed’in Bengal’de politikaya girmesine de izin verdi. Ebû Hâlid’in 1959 yılında vefat etmesinden sonra Dûzû Miyân adıyla hareketin liderliğine getirilen Muhsinüddin Ahmed halen bu görevi yürütmektedir. Günümüzde Ferâiziyye, zayıflayan ve önemini kaybeden bir İslâmî grup olarak Hint kıtasının bazı yörelerinde varlığını sürdürmektedir.


BİBLİYOGRAFYA

Abdul Bari, “The Reform Movement in Bengal”, A History of Freedom Movement, Karachi 1957, I, 542-555.

Muin-ud-Din Ahmad Khan, History of Fara’idi Movement in Bengal (1818-1906), Karachi 1965.

a.mlf., “Ḥājī Sharī‘atullāh”, , XI/2 (1963), s. 105-126.

a.mlf., “Religious Doctrines of the Farā’iḍīs”, a.e., XII/1 (1964), s. 31-59.

a.mlf., “Taʿaiyyunī Opposition to the Farā’iḍī Movement”, a.e., XII/2 (1964), s. 150-164.

a.mlf., “Social Organization of the Farā’iḍīs”, a.e., XII/3 (1964), s. 195-206.

a.mlf., “Farā’iḍī Movement”, , IX (1970), s. 123-147.

Qeyamuddin Ahmad, The Wahabi Movement in India, Calcutta 1966.

Asim Roy, The Islamic Syncretist Tradition in Bengal, Princeton 1979.

Fazlur Rahman, İslâm (trc. Mehmet Dağ – Mehmet Aydın), İstanbul 1981, s. 257.

Halîk Ahmed Nizâmî, “Taḥrîk-i Âzâdî men Benġāl ke Musulmânûn kâ Ḥiṣṣa”, Muʿârif, CXLIV/6 (1969), s. 417-428.

M. Hidayet Hoseyn, “Ferâ’iziye”, , IV, 551-554.

A. Bausani, “Farāʾiḍiyya”, , II, 783-784.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1995 yılında İstanbul’da basılan 12. cildinde, 365-366 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER