GEYİKLİ BABA - TDV İslâm Ansiklopedisi

GEYİKLİ BABA

Müellif: AHMET YAŞAR OCAK
GEYİKLİ BABA
Müellif: AHMET YAŞAR OCAK
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 1996
Erişim Tarihi: 28.11.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/geyikli-baba
AHMET YAŞAR OCAK, "GEYİKLİ BABA", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/geyikli-baba (28.11.2024).
Kopyalama metni

Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu yansıtan dönemin menkıbevî tarihinin önde gelen simalarından ve bu tarihin kahramanlarından gazi-derviş tipinin en iyi temsilcilerinden biridir. Geyikli Baba, bu tipin en az kendisi kadar önemli, hatta Bektaşîliğin kuruluşunda oynadığı rol bakımından belki daha mühim olan çağdaşı Abdal Mûsâ ile birlikte Osmanlı kaynaklarında en fazla iz bırakmış şahsiyeti olduğu gibi, Türkiye’nin dinî-içtimaî tarihinin erken döneminin de en dikkat çekici simalarından biridir. Bu tarihin mühim bir meselesini teşkil eden Kalenderiyye Vefâîlik-Babaîlik-Rum abdalları-Bektaşîlik bağlantısını şahsında en iyi temsil eden Geyikli Baba hakkındaki kaynakları başlıca üç gruba ayırıp ona göre değerlendirmek gerekir. Bunların ilki Nefehâtü’l-üns Tercümesi, anonim Tevârîh-i Âl-i Osmân, Âşıkpaşazâde Târihi ve Neşrî’nin Cihannümâ’sından ibaret olup XV. yüzyıla aittir. İkinci gruptakiler XVI. yüzyılda kaleme alınan eş-Şeḳāʾiḳu’n-nuʿmâniyye, Nişancı Mehmed Paşa’nın Târih’i, Künhü’l-ahbâr, el-ʿAylemü’z-zâḫir ve Tâcü’t-tevârîh’ten oluşur. Üçüncü grubu meydana getiren Evliya Çelebi’nin Seyahatnâme’si ile Güldeste-i Riyâz-ı İrfân ise XVII. yüzyıla aittir.

Geyikli Baba’ya dair bazı menkıbeleri ihtiva eden bu kaynakların hiçbiri onun yaşadığı dönemde yazılmış değildir. Bunlardan XV. yüzyıla ait olanlar, o devirden kendi zamanlarına kadar gelen sözlü gelenekteki menkıbeleri yansıtırlar. XVI. yüzyıldakiler, muhtemelen bazı başka nakillerden de faydalanmış olmakla beraber genellikle XV. yüzyıldakilere dayanır. XVII. yüzyıldakiler ise daha çok bu eski kaynaklara geçmemiş mahallî rivayetleri kaydetmişlerdir. Sistemli bir tahlile tâbi tutulduklarında bu üç grup kaynaktaki rivayetlerin, Geyikli Baba’nın erken Osmanlı döneminin bir gazi-dervişi olarak tarihî şahsiyetini, Osmanlı yönetimiyle ilişkilerini ve mistik hüviyetini belli bir ölçüde aydınlatacak nitelikte olmak üzere yine başlıca üç grupta toplandıkları görülür.

Türk velîleri için sık kullanılan bir motifi yansıtan menkıbeye göre, Geyikli Baba dağlarda bir geyiğe binip geyiklerle dolaştığı veya geyiklerle ünsiyet edip aralarında yaşadığı için bu şekilde adlandırılmıştır (Âşıkpaşazâde, s. 46; Mecdî, s. 31). Geyikli Baba onun adı değil lakabıdır. Fakat bu lakap kendisine geyiklere binip gezmesi veya onlarla birlikte yaşamış olmasından çok, sırtını bir hayvan postuyla örten Kalenderiyye’ye mensup diğer meczup dervişler gibi muhtemelen geyik postuyla dolaştığı için verilmiş olmalıdır. Asıl adının Hasan olması gerektiği Yûnus Emre’ye ait bir manzumeden anlaşılmaktadır (Yunus Emre Divanı, s. 299). Bursalı İsmâil Belîğ ise onun adını Ulvî Baba olarak kaydeder (Güldeste, s. 220-222). Çağdaşı olan Yûnus Emre’nin verdiği isim daha doğru kabul edilmelidir.

Rivayete göre Geyikli Baba Orhan Bey zamanında Anadolu’ya Hoy’dan (Azerbaycan) gelmiş bir derviş olup müridleriyle beraber İnegöl yakınlarına yerleşmiştir (Âşıkpaşazâde, s. 46-47; Tevârîh-i Âl-i Osmân, vr. 42b-43a; Neşrî, I, 47; Lâmiî, s. 690). Menkıbeler onun, tıpkı kendisi gibi geyiklere binmiş müridleri eşliğinde Bursa’nın fethine katıldığını nakleder (Küçük Nişancı Mehmed Paşa, s. 104; Cenâbî Mustafa Efendi, vr. 557a; Mecdî, s. 31; Âlî, V, 62; Hoca Sâdeddin, II, 403). Kaynaklarda anlatılan diğer menkıbeler Geyikli Baba’nın başka fetih hareketlerine de katıldığına işaret ediyor (meselâ bk. Belîğ, s. 220). Onun katıldığı bu fetihlerden arşiv kayıtlarına geçmiş biri de Kızılkilise denilen yerin fethidir (Hilmi Ziya, sy. 13-14 [1340], s. 447). Bu fetih menkıbeleri sebebiyle J. von Hammer, Geyikli Baba’yı hıristiyanların Saint Georges’u ile efsanevî kahraman Roland’a benzetir (HEO, I, 154).

İkinci gruptaki rivayetler ise Geyikli Baba’nın Orhan Gazi ve onun yakınındaki bazı devlet adamları ile olan sıkı ilişkisini ortaya koymaktadır. Geyikli Baba, Osmanlı hükümdarına yakınlığıyla tanınan Turgut Alp ile çok samimi görüşmektedir, hatta bu zat şeyhin müridi olmuştur. Turgut Alp Orhan Gazi’ye kendisinden bahsetmiş, menkıbelerini dinleyen hükümdar onu görmek üzere huzuruna davet ettiğinde Geyikli Baba önce bu davete itibar etmemiştir. Ancak ısrarı üzerine Orhan Gazi ile görüşmeye razı olmuş, bu görüşmeden memnun kalan hükümdar kendisine İnegöl bölgesini bağışlamak istemiş, fakat Geyikli Baba yalnızca dervişleri için inşa edeceği bir zâviye yerinden fazlasını kabul etmemiştir (Tevârîh-i Âl-i Osmân, vr. 42b-43a; Âşıkpaşazâde, s. 46-47; Neşrî, I, 47; Lâmiî, s. 691; Cenâbî Mustafa Efendi, vr. 558b; Mecdî, s. 33). Yine bir gün sırtında bir çınar (veya kavak) fidanı ile Orhan Gazi’nin ikametgâhının önüne gelmiş ve uzun ömrü temsil eden bu fidanı bahçeye dikerek uzaklaşıp gitmiştir. Bu menkıbeyi nakleden kaynaklar, Geyikli Baba’nın bununla Osmanlı Devleti’nin kutsiyetine ve uzun ömürlü olacağına işaret etmek istediğini belirtirler. Bu rivayetler Geyikli Baba’nın siyasî iktidar çevreleriyle sıkı bağlantısını göstermesi bakımından önemlidir.

Geyikli Baba’nın tasavvufî şahsiyetiyle ilgili rivayetlere gelince, bunlar her şeyden önce yukarıda işaret edilen Kalenderiyye-Vefâiyye-Babaîlik-Rum abdalları bağlantısını ortaya çıkarmak bakımından ehemmiyet taşır. Bunlardan, Geyikli Baba’nın Osmanlı kaynaklarında zikredilen ve çağdaşı olan bütün öteki Rum abdalları gibi meczup karakterli bir Türkmen şeyhi olduğu anlaşılmaktadır. Orhan Gazi ile karşılaşması sırasında hükümdarın kendisine kim olduğunu sorması üzerine verdiği rivayet olunan cevap çok önemlidir. “Baba İlyas müridiyim, Seyyid Ebü’l-Vefâ tarikindenim” şeklindeki bu cevap (meselâ bk. Âşıkpaşazâde, s. 46; Mecdî, s. 31), XIV. Yüzyılda Rum abdalları diye anılan bu gazi-dervişlerin önemli bir çoğunluğunun, Tâcülârifîn Seyyid Ebü’l-Vefâ el-Bağdâdî’nin tarikatı olan Vefâiyye’ye ve aynı zamanda Babaî hareketine mensup olduklarını gösterir.

Kaynaklardan, Vefâiyye tarikatına mensup bu şeyhin kendine bağlı kalabalık bir müridler topluluğuna sahip bulunduğu anlaşılmaktadır. Bazı kaynak ve arşiv belgelerinde bunlar “Geyikli cemaati” (Geyikli Baba Sultan cemaati) ve “Geyikli Baba dervişleri” adıyla zikredilmektedir. XV. yüzyılda yazılmış Velâyetnâme-i Hacım Sultan bu cemaate Germiyan bölgesinde de rastlandığını haber vermektedir (Derviş Burhan, s. 69). Ömer Lutfi Barkan, Geyikli Baba dervişlerinin Konya yöresindeki bazı aşiretler arasında bulunduğunu kaydeder (, sy. 2 [1942], s. 290); Cevdet Türkay ise aynı zümreye Erzurum, Sivas, Malatya, Adana, Biga, Bursa ve İnegöl gibi birbirinden hayli uzak bölgelerde “Geyikli Baba Sultan cemaati” adıyla rastlandığını belirtir (Osmanlı İmparatorluğunda Oymak, Aşiret ve Cemaatlar, s. 373-374). Özellikle Biga, Bursa ve İnegöl bölgelerinin Geyikli Baba’nın bizzat hayatta iken faaliyet alanları olması dikkat çekmektedir.

Geyikli Baba’nın türbesi, Bursa’nın Gürsu ilçesine bağlı Babasultan köyündeki külliye içindedir. Türbenin yanındaki caminin avlusunda bulunan ulu çınarın Bursa’daki sarayın kapısında mevcut çınarla aynı zamanda dikildiğine inanılır. Her sene bu köyde düzenlenen ihtifalle Geyikli Baba’nın hâtırası yaşatılmaktadır.


BİBLİYOGRAFYA

Yunus Emre Divanı (nşr. Abdülbâki Gölpınarlı), İstanbul 1943, s. 299.

Tevârîh-i Âl-i Osmân, İÜ Ktp., TY, nr. 2438, vr. 42b-43a.

, s. 46-47.

, I, 47.

, s. 690-691.

Derviş Burhan, Vilâyetnâme-i Hâcım Sultân: Das Vilâjet-nâme des Hâdschim Sultan (nşr. R. Tschudi), Berlin 1914, s. 69.

Küçük Nişancı Mehmed Paşa, Târih, İstanbul 1290, s. 104.

Cenâbî Mustafa Efendi, el-ʿAylemü’z-zâḫir, Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 3033, vr. 557a, 558b.

Mecdî, Şekāik Tercümesi, İstanbul 1269, s. 31, 33.

Âlî, Künhü’l-ahbâr, İstanbul 1285, V, 62.

, II, 403.

, II, 39.

, s. 220-222.

, I, 154.

F. W. Hasluck, Bektaşîlik Tedkikleri (trc. Ragıp Hulusi), İstanbul 1928, s. 12.

Abdülbâki Gölpınarlı, Yunus Emre ve Tasavvuf, İstanbul 1961, s. 11-15.

M. Fuad Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar (haz. Orhan F. Köprülü), Ankara 1966, s. 38, 177, 217.

Cevdet Türkay, Osmanlı İmparatorluğunda Oymak, Aşiret ve Cemaatlar, İstanbul 1979, s. 373-374.

Ahmet Yaşar Ocak, La Révolte de Baba Resul ou la formation de l’hétérodoxie musulmane en Anatolie au XIIIe siècle, Ankara 1989, s. 118-121.

a.mlf., Osmanlı İmparatorluğu’nda Marjinal Sûfîlik: Kalenderîler (XIV-XVII. Yüzyıllar), Ankara 1992, s. 89-91.

Mustafa Kara, Bursa’da Tarikatlar ve Tekkeler, Bursa 1993, II, 36-40.

Hilmi Ziya [Ülken], “Anadolu Tarihinde Dinî Rûhiyât Müşâhedeleri”, Mihrab, sy. 13-14, İstanbul 1340, s. 444-448.

Ömer L. Barkan, “Osmanlı İmparatorluğunda Bir İskân ve Kolonizasyon Metodu Olarak Vakıflar ve Temlikler”, , sy. 2 (1942), s. 290.

Markus Köhbach, “Vom Asketen zum Glaubenskämpfer: Geyiklü Baba”, , sy. 3 (1982), s. 45-51.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1996 yılında İstanbul’da basılan 14. cildinde, 45-47 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER