MEHMED BEY, Karamanoğlu - TDV İslâm Ansiklopedisi

MEHMED BEY, Karamanoğlu

Müellif: FARUK SÜMER
MEHMED BEY, Karamanoğlu
Müellif: FARUK SÜMER
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2003
Erişim Tarihi: 28.11.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/mehmed-bey-karamanoglu
FARUK SÜMER, "MEHMED BEY, Karamanoğlu", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/mehmed-bey-karamanoglu (28.11.2024).
Kopyalama metni

Kamerüddin-ili’nin (Ermenek, Mut, Silifke, Gülnar ve Anamur yöreleri) subaşısı Karaman Bey’in en büyük oğludur. Karaman Bey’in vefatı üzerine (muhtemelen 661/1263) Anadolu Selçuklu Hükümdarı IV. Rükneddin Kılıcarslan emîr-i cândâr olan Karaman Bey’in kardeşi Bunsuz’u tevkif ettirmiş, çocuk yaştaki oğullarını da Konya yakınındaki Gevele Kalesi’nde hapse attırmıştı. IV. Kılıcarslan’ın 664 (1266) yılında öldürülüp Muînüddin Süleyman Pervâne devlete tamamen hâkim olunca Karaman Bey’in oğullarını serbest bıraktı. Ancak küçük kardeşleri Ali Bey rehin olarak Kayseri’de oturtuldu.

Beylerbeyi Hatîroğlu Şerefeddin, Anadolu’da Moğollar’a karşı isyan hareketine girişince (675/1276) Karaman Bey’in oğlu Mehmed Bey ve kardeşleri de ona katıldılar. Bunun üzerine Hatîroğlu, Hotenli Kadıoğlu Bedreddin İbrâhim’i azlederek yerine Mehmed Bey’i Kamerüddin-ili subaşılığına tayin etti. Mehmed Bey hemen harekete geçerek güneyde deniz kıyısındaki şehir ve kalelere hâkim olduğu gibi Moğollar’a da baskınlar düzenledi ve Ulukışla’daki 200 kişilik Moğol müfrezesini imha etti.

Hatîroğlu Şerefeddin’in Moğollar tarafından yakalanıp öldürülmesinden (675/1276) sonra Kamerüddin-ili’nin eski subaşısı Bedreddin İbrâhim öç almak için Mehmed Bey’in üzerine yürüdü, fakat Göksu Geçidi’nde Mehmed Bey’e yenilerek güçlükle kendini oradaki kalelerden birine attı ve sığındığı kalede Mehmed Bey tarafından muhasara altına alındı. Bedreddin İbrâhim’in mağlûp edilmesi Karaman Türkmenleri’nin gücünü arttırmış, Mehmed Bey’in muktedir bir kumandan olduğunu göstermiştir.

Bu sırada Memlük Hükümdarı I. Baybars, Moğol ordusunu Elbistan ovasında yendikten sonra Kayseri’ye geldi (Zilkade 675 / Nisan 1277). Burada uzun bir zamandan beri rehine olarak tutulmakta olan Karaman Bey’in oğullarından Ali Bey Memlük sultanının huzuruna çıkarak ağabeyleri ve kendisi için beylik (emâret) menşuru ve sancakları rica etti, sultan da bu isteği kabul etti.

Baybars’ın Moğollar’ı yendiğini haber alan Mehmed Bey, Kırım’da bulunan eski Anadolu Selçuklu Hükümdarı II. İzzeddin Keykâvus’un oğullarından Alâeddin Siyavuş’u da (Cimri) yanına alarak harekete geçti. Mehmed Bey 3000 kişilik ordusuyla önce Aksaray’a gitti, Aksaray’ın kolayca alınamayacağını anlayınca da Konya’ya yöneldi. O sırada Sultan III. Gıyâseddin Keyhusrev ile Sâhib Fahreddin Ali İlhanlı Hükümdarı Abaka Han’ın katında, Muînüddin Süleyman Pervâne de Tokat’ta olduğundan Konya’da devlet büyüklerinden saltanat nâibi Emînüddin Mîkâil ile Meliküssevâhil Bahâeddin Mehmed Bey’den başka kimse bulunmuyordu. Mehmed Bey eski sultan II. İzzeddin Keykâvus’un oğlu Alâeddin Siyavuş’u sultan ilân etmek istiyordu. Fakat Emînüddin buna karşı çıktı ve Mehmed Bey’in Konya’yı kuşatmak için harekete geçmesi üzerine şehirde bulunan askerle çıkıp savaşa giriştiyse de bozguna uğrayıp geri dönmek zorunda kaldı. Bundan sonra Atpazarı ve Çaşnigîr kapıları yakılarak şehre girildi (9 Zilhicce 675 / 14 Mayıs 1277). Ayağı çarıklı, kızıl börklü Karamanlılar ticaret hanlarını, büyüklerin ve emîrlerin evlerini yağmaladılar. Bir gün sonra Selçuklu şehzadesi Alâeddin Siyavuş şehre getirilerek tahta oturtuldu ve Selçuklu sultanı ilân edildi. Bu esnada saltanat nâibi Emînüddin Mîkâil şehirden çıkarak Tokat’a gitmek istemişse de yolda yakalanmış, hazinelerin yerlerini göstermeye mecbur bırakıldıktan sonra Meliküssevâhil Bahâeddin Mehmed ile birlikte öldürülmüştür. Ertesi gün iğdişler, ileri gelenler ve halk Alâeddin Siyavuş’a biat ettirildi. Ardından Alâeddin Siyavuş, başının üzerinde büyük sultan Alâeddin Keykubad’ın çetri ve şanlı sancağı, çevresinde göz alıcı elbiseler giyinmiş candarlar, çevgândarlar, silâhdarlar ve diğer görevliler olduğu halde şehirde dolaştırıldı. Daha sonra Alâeddin Siyavuş hisara çıkarak Selçuklu tahtına oturdu (10 Zilhicce 675 / 15 Mayıs 1277). Dört gün sonra da Karamanoğlu Mehmed Bey vezirlik makamına getirildi. Törenin ardından divan kuruldu. Burada devlet hizmetinde bulunanlarla ülkedeki taraftarların devlet merkezine gelmeleri için fermanlar yazıldı ve bundan böyle divanda, devlet dairelerinde, sarayda, eğlence toplantılarında, çevgân oynanan seyirlikte hiç kimsenin Türkçe’den başka bir dil konuşmamasına karar verildi. Karamanoğlu Mehmed Bey tekrar Kamerüddin-ili’ne tayin edildi. Konya’da birkaç gün şenlik yapıldıktan sonra Sâhib Ata’nın oğulları ve uç vilâyetinin emîrleri Tâceddin Hüseyin ile Nusretüddin Hasan’ın bir ordu ile Karahisar’dan (Afyon) Konya’ya doğru gelmekte oldukları haber alındı. Mehmed Bey onlarla savaşmak için Konya’dan ayrıldı. İki ordu Akşehir’de karşı karşıya geldi. Sâhib Ata’nın ordusundaki Germiyan Türkleri savaş meydanından uzaklaşınca Mehmed Bey büyük bir zafer kazandı (Zilhicce 675 / Mayıs 1277). Karamanlılar zengin ganimetler elde ettiler. Mehmed Bey, Sâhib Fahreddin Ali’nin mâlikânesi olan Karahisar’ı kuşattı, kuşatma başarılı olmayınca Alâeddin Siyavuş ile Konya’ya döndü (29 Zilhicce 675 / 3 Haziran 1277). Mehmed Bey’in asıl niyeti Moğollar’la savaşmak üzere Erzurum’a gitmekti. Ancak Türkmenler Moğollar’dan korktukları için kendisine katılmadılar.

Buna karşılık Sultan III. Gıyâseddin Keyhusrev ve Sâhib Ata’nın Şehzade Kongurtay ile birlikte gelmekte oldukları haber alındı. Fakat Mehmed Bey bu haberi Konya halkından gizledi. Kazandığı zengin ganimeti götürmek için deve ve katırlara yükletti. Çok geçmeden Mehmed Bey’in Akşehir ve Ilgın’a tayin ettiği subaşıların sultanla Kongurtay’ın askerleri tarafından öldürüldüğü ve ailelerinin esir alındığı haberi geldi. Konya halkı da sultan ve Kongurtay’ın gelmekte olduğunu duyunca bilhassa kadı Sirâceddin el-Urmevî’nin teşvikiyle Konya’yı müdafaaya hazırlandı. Bunun üzerine Mehmed Bey, Alâeddin Siyavuş ile birlikte İçil’e döndü (Muharrem 676 / Haziran 1277). Memlük müelliflerine göre Mehmed Bey ve Alâeddin Siyavuş Konya’da Akşehir seferi de dahil olmak üzere otuz yedi gün oturmuştur.

İlhanlı Hükümdarı Abaka Han kardeşi Kongurtay ile veziri Şemseddin Cüveynî’yi Orta Anadolu’ya gönderdi (Rebîülâhir 676 / Eylül 1277). Kongurtay’ın vazifesi Anadolu’da dirlik ve düzenliği tesis etmek, Vezir Cüveynî’ninki de bu ülkenin gelir giderini İlhanlı malî sistemine göre yeniden düzenlemekti.

Aksaray’da hayli kan döken, esir alan ve çok miktarda ganimet elde ettikten sonra Karamanlılar’ın yurduna gelen Kongurtay burada da çok sayıda insan öldürdükten, birçok kadın ve çocuğu esir aldıktan sonra Vezir Şemseddin Cüveynî ile birlikte kışı geçirmek için Tokat’taki Kazova kışlağına gitti. Sultan Gıyâseddin Keyhusrev ve Sâhib Ata Konya’ya döndüler. Sultanın yanında bir Moğol birliği de vardı. Fakat onlar, Karamanlılar’ın ağır kayıplar verip perişan bir durumda olmalarını fırsat sayarak kışın geçmesini beklemeden yeniden İçil’e girdiler. Beş on kişilik keşif birliğiyle yola çıkan Mehmed Bey Moğol keşif kolu tarafından ok yağmuruna tutuldu. Mehmed Bey ile onu kurtarmaya gelen iki kardeşi ve amcasının bir oğlu öldürüldü. Bu dönemde yaşamış olan İbn Bîbî’ye göre (el-Evâmirü’l-ʿAlâʾiyye, s. 727) 17 Muharrem 676’da (20 Haziran 1277), Târîh-i Âl-i Selçuk’taki kayda göre ise 17 Muharrem 678’de (30 Mayıs 1279) öldürülmüştür (s. 62, trc. s. 41). Mehmed Bey’in yerine kardeşi Güneri Bey geçti. Cesur ve hareketli bir kişi olan Mehmed Bey Moğollar’a karşı Anadolu’nun istiklâlini savunmuştur. Moğollar’la savaşıp onları ülkeden çıkarmak için Erzurum’a gitmek istemişse de Kayseri’ye gelen Memlük Hükümdarı Baybars gibi o da destek görmeyerek yalnız bırakılmıştı. Moğollar’la mücadele kendisinden sonra da sürdürülmüştür.


BİBLİYOGRAFYA

, s. 688-704, 727.

a.mlf., Tevârîḫ-i Âl-i Selcûḳ Muḫtaṣar-ı Selcûḳnâme (nşr. M. Th. Houtsma), Leiden 1902, s. 321-331.

Târîh-i Âl-i Selçuk der Anatoli: Anadolu Selçukluları Devleti Tarihi (nşr. ve trc. Feridun Nafiz Uzluk), Ankara 1952, metin: s. 60, 62, tercüme: s. 39, 41.

İzzeddin İbn Şeddâd, Baypars Tarihi (trc. M. Şerefeddin Yaltkaya), İstanbul 1941, s. 76, 89, 90-91.

Reşîdüddin Fazlullāh-ı Hemedânî, Câmiʿu’t-tevârîḫ (nşr. Abdülkerim Alioğlu Alizâde), Bakü 1957, III, 147.

, s. 110-112, 122-123.

Yûnînî, Ẕeylü Mirʾâti’z-zamân, Haydarâbâd 1380/1960, III, 167, 182-185.

Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, İstanbul 1971, s. 539, 551, 558-568.

, s. 168-169.

M. Şehabeddin Tekindağ, “XIII. Yüzyıl Anadolu Tarihine Dair Araştırmalar Şemsüddin Mehmet Bey Devrinde Karamanlılar”, , sy. 19 (1964), s. 81-98.

a.mlf., “Karamanlılar”, , VI, 318-319.

Faruk Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, Selçuklu Araştırmaları Dergisi, I, Ankara 1970, s. 50-55.

a.mlf., “Karamanoğulları”, , XXIV, 455.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2003 yılında Ankara’da basılan 28. cildinde, 445-446 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER