MÜ’TELİF ve MUHTELİF - TDV İslâm Ansiklopedisi

MÜ’TELİF ve MUHTELİF

المؤتلف و المختلف
Müellif: KEMAL SANDIKÇI
MÜ’TELİF ve MUHTELİF
Müellif: KEMAL SANDIKÇI
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2006
Erişim Tarihi: 28.11.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/mutelif-ve-muhtelif
KEMAL SANDIKÇI, "MÜ’TELİF ve MUHTELİF", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/mutelif-ve-muhtelif (28.11.2024).
Kopyalama metni

Bir râvinin rivayet ettiği hadisin güvenilir olup olmadığını tesbit edebilmek için onun adını, lakabını, künye ve nisbesini bilmek önemlidir. Ricâlü’l-hadîs ilminin bir kolu olan mü’telif ve muhtelif râvilerin birbiriyle karıştırılmamasını sağlamaya çalışır. Yahyâ b. Maîn, doğru olan isimle doğru olmayanı ayırmadan rivayette bulunan kişinin kendisinden hadis rivayet edilmeye lâyık olmadığını söylemektedir. Muhaddisler Habbân’ı Hibbân, Husayn’ı Husayf diye okuyan ve bu farkı önemsemeyen kimselerin rivayete ehil olmadıklarını kabul etmiş ve onlardan hadis rivayet etmemişlerdir.

Mü’telif ve muhtelif yazılış itibariyle aynı veya birbirine yakın (mü’telif), ancak telaffuz bakımından birbirinden farklı (muhtelif) olan isim, künye, lakap ve nisbeleri ifade eder. Bu farklılık bir harfin harekesinin yanlış okunması, harfteki noktanın değiştirilmesi, benzer bir harfle karıştırılması gibi sebeplerden kaynaklanır. Arap alfabesinde sesli harflerin bulunmaması, noktaların harflerin tayininde önemli rol oynaması isimlerin farklı okunmasına imkân vermekte, bu da zaman zaman karışıklığa yol açmaktadır. Özel isimlerin mü’telif ve muhtelifi konusunda üç ihtimalden söz edilebilir. 1. İsmin yazılışının aynı, okunuşunun farklı olması. ”سلام“ ismi Selâm ve Sellâm, ”كريز“ ismi Kerîz ve Küreyz, ”عمارة“ ismi, Umâre, İmâre ve Ammâre şeklinde okunmaya müsaittir. 2. Bir ismi meydana getiren harflerin şeklen aynı, fakat noktalarının farklı olması. ”سراج“ - ”سراح“ isimleri Serâh ve Sirâc, ”حزام“ - ”حرام“ isimleri Harâm ve Hizâm, ”جرير، حرير، حريز، خزير، حزيز، حزين، جرين، خربز، جربز“ isimleri Cerîr/Cüreyr, Hureyr/Harîr, Harîz, Huzeyr, Hazîz, Hazîn, Cerîn, Hirbiz, Cürbiz şeklinde okunabilir. 3. Birbirine sadece şeklen benzeyen isimlerin tamamen farklı olması. ”زنير“ (Züneyr) ve ”زنين“ (Züneyn) örneklerinde olduğu gibi. Özel isimlerdeki bu durum künye, lakap ve nisbeler için de söz konusudur. ”أبو بصير“ (Ebû Basîr) ve ”أبو نصير“ (Ebû Nusayr) künyeleri, ”بزار“ (Bezzâr) ”بزاز“ (Bezzaz) lakapları, ”البصري“ (el-Basrî) ile ”النصري“ (en-Nasrî) ve ”النضري“ (en-Nadarî / en-Nadrî) nisbeleri böyledir.

Mü’telif ve muhtelif konusunda hemen hiçbir ismi dışarıda bırakmamak üzere geniş araştırmalar yapılmakla beraber en çok Ṣaḥîḥ-i Buḫarî ve Ṣaḥîḥ-i Müslim ile el-Muvaṭṭaʾın râvileri üzerinde durulduğu görülmektedir. Mü’telif ve muhtelifin bu sahada yapılan çalışmalarla sınırlı kalmadığı, buna yakın konular olan müttefik ve müfterik ile müteşâbih konularındaki eserlerin, hatta ensâba dair çalışmaların da muhteva açısından birbirine çok yakın olduğu görülmektedir.

Mü’telif ve muhtelife dair bilinen ilk kitap, Muhammed b. Habîb el-Bağdâdî’nin (ö. 245/859) Muḫtelefü’l-ḳabâʾil ve müʾtelefühâ adlı eseri olmakla beraber (nşr. F. Wüstenfeld, Göttingen, 1850; nşr. Hamed el-Câsir, Riyad 1400/1980; nşr. İbrâhim el-Ebyârî, Kahire-Beyrut 1400/1980) sadece hadis râvilerine ait en önemli ilk kaynak Dârekutnî’nin el-Müʾtelif ve’l-muḫtelif’idir (nşr. Muvaffak b. Abdullah b. Abdülkādir, I-V, Beyrut 1406/1986). Alfabetik olan kitabın baş tarafı günümüze ulaşmadığı için eser “bâ” harfiyle başlamakta ve 2352 isim ihtiva etmektedir. Ardından Abdülganî el-Ezdî, hocasının bu çalışmasını tamamlamak amacıyla el-Müʾtelif ve’l-muḫtelif fî esmâʾi naḳaleti’l-ḥadîs̱’ini yazmıştır (nşr. Muhammed Muhyiddin el-Ca‘ferî ez-Zeynebî, Allahâbâd 1327, müellifin Müştebihü’n-nisbe’si ile birlikte). Ca‘fer b. Muhammed el-Müstağfirî bu esere ez-Ziyâdât fî Kitâbi’l-Müʾtelif ve’l-muḫtelif li-ʿAbdilġanî adıyla ilâveler yapmış (Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye, Hadis, nr. 525, vr. 45-67; Mekke, Harem 1923), Muhammed b. Ali es-Sûrî de bunun için bir ziyâdât kaleme almıştır. Hatîb el-Bağdâdî, Dârekutnî’nin eserini Abdülganî’nin adı geçen çalışmasını da dikkate alarak el-Müʾtenif fî tekmileti’l-Muḫtelif ve’l-müʾtelif ismiyle genişletmiş ve ikmal etmiştir (Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye, Hadis, nr. 285/140; , I, 401). Bu arada Hişâm b. Ahmed el-Vakşî et-Tenbîhât ʿalâ evhâmi’d-Dâreḳuṭnî fi’l-Müʾtelif ve’l-muḫtelif, Ruşâtî el-İʿlâm bimâ fi’l-Muḫtelif ve’l-müʾtelif li’d-Dâreḳuṭnî mine’l-evhâm adıyla birer eser yazmışlardır. Hasan b. Bişr el-Âmidî’nin el-Müʾtelif ve’l-muḫtelif’i şairlerle ilgilidir (nşr. F. Krenkow, Kahire 1354; nşr. Abdüssettâr Ahmed Ferrâc, Kahire 1381).

Bu sahanın en mükemmel eseri İbn Mâkûlâ’nın el-İkmâl fî refʿi’l-irtiyâb ʿani’l-müʾtelif ve’l-muḫtelif fi’l-esmâʾ ve’l-künâ ve’l-ensâb’ıdır (nşr. Abdurrahman b. Yahyâ el-Muallimî, I-VI, Haydarâbâd 1382-1386/1962-1967; nşr. Nâyif Abbas, VII, Beyrut 1976). Burada ayrıca İbn Mâkûlâ’nın kendi eserine yazdığı Müstemirrü’l-evhâm adlı zeyli ile Dârekutnî, Abdülganî el-Ezdî ve Hatîb el-Bağdâdî’nin eserlerindeki evhamı derleyip düzelttiği Tehẕîbü müstemirri’l-evhâm ʿalâ ẕevi’l-maʿrife ve üli’l-efhâm adlı eseri anılmalıdır (nşr. Seyyid Kesrevî Hasan, Beyrut 1410/1990). Daha sonraki dönemlerde el-İkmâl esas alınarak muhtelif çalışmalar yapılmıştır. Bunlardan Hâzimî’nin el-Fayṣal fî müştebihi’n-nisbe’sinde (Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye, Hadis, nr. 530) İbn Mâkûlâ’nın bu eserinin özellikle nisbelerle ilgili bölümündeki hatalar düzeltilmektedir. İbn Nukta’nın el-İstidrâk ʿale’l-İkmâl li’bn Mâkûlâ’sı (nşr. Abdülkayyûm Abdürabbinnebî, Mekke 1408/1987) aslının yarısı kadar olan hacmiyle el-İkmâl üzerine yapılan zeyillerin en önemlisidir. Ardından İbnü’l-İmâdiyye olarak da tanınan Mansûr b. Selîm eẕ-Ẕeyl ʿalâ teẕyîli İbn Nuḳṭa ʿale’l-İkmâl li’bn Mâkûlâ (Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye, Mustalah, nr. 81; , I, 435; Suppl., I, 573), İbnü’s-Sâbûnî Tekmiletü İkmâli’l-İkmâl fi’l-ensâb ve’l-esmâʾ ve’l-elḳāb (nşr. Mustafa Cevâd, Bağdat 1377/1957; Beyrut 1406/1986) adlı zeyillerini kaleme almışlardır. Moğultay b. Kılıç, Ẕeyl ʿalâ Kitâbeyi’ṣ-Ṣâbûnî ve İbn Selîm fi’l-müʾtelif ve’l-muḫtelif adlı eserinde Mansûr b. Selîm ve İbnü’s-Sâbûnî’nin zeyillerini birleştirerek bunlara bir zeyil yazmıştır. Daha sonra İbnü’n-Neccâr el-Bağdâdî Ẕeylü’l-Müʾtelif ve’l-muḫtelif li’bn Mâkûlâ (Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye, nr. 1214 [I. cilt]), Îsâ b. Mes‘ûd ez-Zevâvî İkmâlü’l-İkmâl fi’l-müʾtelif ve’l-muḫtelif (GAL Suppl., I, 948), Hüseyin b. Bedrân el-Bağdâdî Muḫtaṣarü’l-İkmâl li’bn Mâḳûlâ adlı çalışmalarını gerçekleştirmişlerdir.

Ebû Ali el-Gassânî’nin Ṣaḥîḥ-i Buḫârî ile Ṣaḥîḥ-i Müslim’deki râvilerin isim, künye, lakap ve nisbelerinin mü’telif ve muhtelifi ile yanlış anlaşılabilecek kelimelere dair Taḳyîdü’l-mühmel ve temyîzü’l-müşkil adlı çalışmasıyla (, XIII, 396) İbnü’l-Kayserânî’nin el-Ensâbü’l-müttefiḳa fi’l-ḫaṭṭi’l-mütemâs̱ile fi’n-naḳṭ ve’ż-żabṭ’ı ve bunun zeyli olan Ebû Mûsâ el-Medînî’nin Ziyâdât ʿalâ Kitâbi’l-Ensâbi’l-müttefiḳa fi’l-ḫaṭ adlı eseri (Haydarâbâd 1323; nşr. Yûsuf Kemâl el-Hût, Beyrut 1411/1991), Hâzimî’nin el-Müʾtelif ve’l-muḫtelif fî esmâʾi’l-büldân’ı (, XVII, 125) ve Nasr el-Hûrînî’nin el-Müʾtelif ve’l-muḫtelif fi’l-esmâʾ adlı eseri (Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye, Mustalah, nr. 290; Tal‘at, nr. 212) bu sahada bilinen diğer çalışmalardır. Kaynaklarda Hasan b. Abdullah el-Askerî, İbnü’l-Faradî, Mâlînî, Ebü’l-Velîd İbnü’d-Debbâğ, İbn Nâsır es-Selâmî, İbnü’l-Ebbâr, İbnü’l-Fuvatî, Ca‘berî, Ebîverdî ve Alâeddin İbnü’t-Türkmânî gibi muhaddislerin de bu konuda çalışma yaptığı zikredilmektedir.


BİBLİYOGRAFYA

, s. 344-357.

Nevevî, et-Taḳrîb ve’t-teysîr (nşr. Salâh Muhammed Muhammed Uveyza), Beyrut 1407/1987, s. 107-110.

a.mlf., İrşâdü ṭullâbi’l-ḥaḳāʾiḳ (nşr. Nûreddin Itr), Beyrut 1411/1991, s. 219-226.

Bedreddin İbn Cemâa, el-Menhelü’r-revî fî muḫtaṣarı ʿUlûmi’l-ḥadîs̱i’n-nebevî (nşr. Muhyiddin Abdurrahman Ramazan), Dımaşk 1406/1986, s. 121-127.

Burhâneddin el-Ebnâsî, eş-Şeẕe’l-feyyâḥ min ʿUlûmi İbni’ṣ-Ṣalâḥ (nşr. Ebû Abdullah M. Ali Semek), Beyrut 1418/1998, s. 428-455.

İbnü’l-Mülakkın, el-Muḳniʿ fî ʿulûmi’l-ḥadîs̱ (nşr. Abdullah b. Yûsuf el-Cüdey‘), İhsâ 1413/1992, II, 592-613.

Zeynüddin el-Irâkī, Şerḥu Elfiyyeti’l-ʿIrâḳī (nşr. Muhammed b. Hüseyin el-Irâkī el-Hüseynî), Beyrut, ts. (Dârü’l-kütübi’l-ilmiyye), III, 128-200.

a.mlf., et-Taḳyîd ve’l-îżâḥ (nşr. Abdurrahman M. Osman), Beyrut 1401/1981, s. 363-385.

Şemseddin es-Sehâvî, Fetḥu’l-muġīs̱ (nşr. Ali Hüseyin Ali), Beyrut 1412/1992, IV, 227-268.

Süyûtî, Tedrîbü’r-râvî (nşr. Abdülvehhâb Abdüllatîf), Kahire 1385/1966, II, 297-315.

Zekeriyyâ el-Ensârî, Fetḥu’l-bâḳī ʿalâ Elfiyyeti’l-ʿIrâḳī (nşr. Muhammed b. Hüseyin el-Irâkī el-Hüseynî), Beyrut, ts. (Dârü’l-kütübi’l-ilmiyye), III, 128-200.

Radıyyüddin İbnü’l-Hanbelî, Ḳafvü’l-es̱er (nşr. Abdülfettâh Ebû Gudde), Beyrut 1408, s. 113-115.

Ali el-Kārî, Şerḥu Şerḥi Nuḫbeti’l-fiker (nşr. M. Nizâr Temîm – Heysem Nizâr Temîm), Beyrut 1415/1994, s. 699-703.

Leknevî, Ẓaferü’l-emânî (nşr. Abdülfettâh Ebû Gudde), Beyrut 1416, s. 91-93.

Mübârekfûrî, Muḳaddimetü Tuḥfeti’l-aḥveẕî (nşr. Abdurrahman M. Osman), Kahire 1412/1992, s. 302-304.

, I, 401, 435; , I, 573, 948.

, s. 115-119.

Ahmed Muhammed Şâkir, el-Bâʿis̱ü’l-ḥas̱îs̱, Kahire 1399/1979, s. 189-192.

Talât Koçyiğit, Hadis Istılahları, Ankara 1980, s. 336-343.

Muhammed b. Muhammed Ebû Şehbe, el-Vasîṭ fî ʿulûm ve muṣṭalaḥi’l-ḥadîs̱, Cidde 1403/1983, s. 604-625.

Fârûk Hamâde, el-Menhecü’l-İslâmî fi’l-cerḥ ve’t-taʿdîl, Rabat 1409/1989, s. 73-78.

Muhammed b. Ali el-Asyûbî el-Vellüvî, Şerḥu Elfiyyeti’s-Süyûṭî fi’l-ḥadîs̱, Medine 1414/1993, II, 283-337.

Muvaffak b. Abdullah b. Abdülkādir, Tevs̱îḳu’n-nuṣûṣ ve żabtihâ ʿinde’l-muḥaddis̱în, Mekke 1414/1993, s. 181-196.

M. Yaşar Kandemir, “Gassânî, Ebû Ali”, , XIII, 396.

Selman Başaran, “Hâzimî”, a.e., XVII, 125.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2006 yılında İstanbul’da basılan 32. cildinde, 191-192 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER