ZARİFOĞLU, Abdurrahman Cahit - TDV İslâm Ansiklopedisi

ZARİFOĞLU, Abdurrahman Cahit

Müellif: FERMAN KARAÇAM
ZARİFOĞLU, Abdurrahman Cahit
Müellif: FERMAN KARAÇAM
Web Sitesi: TDV İslâm Ansiklopedisi
Yayımcı: TDV İslâm Araştırmaları Merkezi
Baskı Tarihi: 2013
Erişim Tarihi: 01.12.2024
Web Adresi:
https://islamansiklopedisi.org.tr/zarifoglu-abdurrahman-cahit
FERMAN KARAÇAM, "ZARİFOĞLU, Abdurrahman Cahit", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/zarifoglu-abdurrahman-cahit (01.12.2024).
Kopyalama metni

1 Temmuz 1940’ta Ankara’da doğdu. Baba tarafından Kafkasya’dan gelip Maraş’a yerleşen bir aileye mensuptur. Babası Niyazi Bey hâkimdi. Annesi Şerife Hanım, Maraşlı Evliyazâdeler’dendir. Okuma yazmayı, resim yapmayı, Kur’an okumayı daha okula başlamadan annesi ve anneannesiyle mahalle hocalarından öğrendi. Babasının görevi sebebiyle çocukluğu Silvan, Baykan, Siirt, Siverek, Kızılcahamam ve Ankara’da geçti. Siverek’te başladığı ilk öğreniminin ardından orta öğrenimini 1951’de döndükleri Maraş’ta tamamladı. Lisenin son sınıfında beklemeli olduğu sırada bir ilkokulda vekil öğretmenlik yaptı. Pilotluk hevesiyle bir yaz boyunca Eskişehir’de Türk Hava Kurumu’nun uçuş kurslarına katılarak Millî Model Uçak B Sertifikası aldı (1961). Yüksek tahsilini, aynı yıl girdiği İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde uzun süren bir öğrenciliğin ardından tamamladı (1971). 1967 ve 1973’te Almanya’ya gitti. Goethe Enstitüsü’nün dil kurslarına devam etti, belli başlı Avrupa şehirlerini dolaştı. Öğrencilik yıllarında İstanbul’da gazetelerde sekreterlik, bazı kurumlarda çevirmenlik gibi işlerde çalıştı. İstanbul’da özel bir lisede Almanca öğretmenliği yaptı. 1973’te Sarıkamış’ta başladığı askerliğini 1974 harekâtının ardından gönderildiği Kıbrıs’ta tamamladı (1975). Dönüşte Ankara’da bir kamu kuruluşunda, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü’nde çevirmenlik yaptı. Radyoda görevi raportör, araştırma görevlisi, uzman ve şef olarak sürdü. 1983’te İstanbul’a taşındı.

Maraş Lisesi’nde okurken edebiyatla ilgilenen bir arkadaş grubuna dahil oldu. Erdem Bayazıt, Mehmet Akif İnan, Rasim Özdenören ve Alaeddin Özdenören gibi ileride şair, hikâyeci ve yazarlar çıkaracak bu gruptaki arkadaşlarıyla Hamle adlı okul dergisini yeniden çıkardı. Bir taraftan da Maraş’taki mahallî gazetelerde sanat-edebiyat sayfaları hazırlıyorlardı. 1962’de tek sayılık Açı dergisini çıkardı. Aynı yıl İstanbul’da Sezai Karakoç’la tanıştı. Yeni İstiklâl gazetesinin sanat-edebiyat sayfalarında Abdurrahman Cem adıyla şiirler yayımladı (1965). 1966’da Diriliş dergisinde şiirleri, “İns” adlı uzun hikâyesi yayımlandı. Şiirleriyle Yeni Dergi, Soyut, Türk Dili, Papirüs gibi dergilerde de göründü. Edebiyat dünyasında tanınmaya başladığı bu yıllarda ilk kitabı İşaret Çocukları’nı çıkardı. Diriliş’te yazmayı sürdürürken 1969’dan itibaren Ankara’da Nuri Pakdil’in çıkardığı Edebiyat dergisinde bazı ürünleriyle yer almaya başladı. Bu derginin yayınları arasında şiir ve hikâye kitapları çıktı. 1976’da arkadaşları Rasim Özdenören, Erdem Beyazıt, Alaeddin Özdenören’le beraber Mavera dergisini kurdu. Bu verimli yeni çalışma döneminde derginin yönetimine katıldı, gençlerle yazışmalar yaptı, şiir ve yazılarını yayımlamayı sürdürdü. Dergiyle birlikte kurdukları Akabe Yayınları arasında şiirleri ve günlükleri kitap haline getirildi. Bunlara ardı ardına çıkan çocuk kitapları eklendi. Yönelişler şiirlerinin yayımlandığı bir başka dergi oldu. 1984’te Türkiye Yazarlar Birliği’nce kendisine çocuk edebiyatı dalında ödül verildi. İslâm coğrafyasının değişik bölgelerinde müslümanlara uygulanan zulüm ve baskılar, yaşanan acılar, savaş ve ölümler karşısındaki tepkileri şiir ve yazılarına yansıdı. Bir taraftan da Yeni Devir, Millî Gazete ve Zaman gazeteleriyle İslâm ve Gülçocuk dergilerinde Zarifoğlu, Ahmet Sağlam, Vedat Can gibi adlarla yazılar yazdı. Son şiirlerinden birkaçı Yedi İklim dergisinde çıktı. Son şiir kitabı Korku ve Yakarış yayımlandığında (1986) şair olarak ününün doruğundaydı. Yakalandığı pankreas kanserinden kurtulamayarak 7 Haziran 1987’de öldüğünde İstanbul Radyosu’nda denetçi idi. Ölümünün ardından şairler, yazarlar ve bilginlerin de katıldığı bir cenaze merasimiyle Beylerbeyi Küplüce Mezarlığı’nda toprağa verildi. Ardından şiirler yazıldı, eski geleneğe uyularak ölümüne tarih düşürüldü.

Cahit Zarifoğlu’na şiiri için elverişli bir dilin kapısını açan İkinci Yeni şairleri olmuş, kişiliği üzerinde belirleyici rolü Necip Fazıl Kısakürek ve Sezai Karakoç oynamıştır. Şiir tekniği bakımından belli bir şaire bağlanamayacak olan Zarifoğlu daha ilk şiirlerinde kendi sesini bulmuş, kendi kuşağı içinde şiirde yapı sorununu en iyi kavramış bir şair olarak görülmüştür. Nitekim ölümünün ardından yazılan bazı yazılarda “bir gün keşfedilecek özel bir ada” diye nitelenmiştir. İlk kitabı İşaret Çocukları’nda yer alan şiirlere çevresindeki tabiat öğeleri, hayatta gözlediği her türlü canlılık belirtisi, kımıldanış ve kıpırtı, mâsumluğun birer simgesi olan su, ağaç, anne, çocuk vb. şaire verdiği hayret duygusuyla girer. Bu özellikleriyle şiirleri, yaşamaya dayanak olan yeni bir hikmetin arandığı, yer yer de hikmet özlerinin yakalandığı şiirler olarak değerlendirilir. Şiirinde ve sanatındaki içsellik boyutunda Alman şiiriyle ve Rainer Marie Rilke ile kesişir. Yer yer ilk kitabında görülen “tahkiye”, ikinci şiir kitabı Yedi Güzel Adam’ın destansı bir tona bürünen dili içinde belirgin hale gelir. Bu şiirlerdeki iri ve adaleli erkek figürü estetik bir halde şekillenir. Onun sanatında fiziksel irilik seçkinlik, mânevî güç, aşk gibi içe ait değerlerin de bir ifadesidir. Menziller’de başlangıçtaki psikolojik yoğunluğun kısmen gevşeyerek rahatladığı şiirleri yer almaktadır. Son şiir kitabı Korku ve Yakarış’ta şairin özlü bir söyleyişe ulaştığı, ilk şiirlerindeki içselliğin toplumsal sorumluluk boyutuyla da birleşen mânevî bir kıvama kavuştuğu görülür. Yedi Güzel Adam’la aynı verim evresinin eseri olan İns’te şairi bir kültür mirası devralmamış, henüz kendisine kelime de verilmemiş ilk insanı, yaratılıştaki gizli sebebi araştırarak yeryüzünde hayret ve merakla yürürken buluruz. “Ne çok acı var!” cümlesiyle başlayan Yaşamak adlı günlükleri Türk edebiyatında bu türde yazılmış en orijinal eserlerden biridir. Zarifoğlu, Savaş Ritimleri adlı romanında Afganistan’ın işgal günlerini on dört yaşındaki bir çocuğun ağzından anlatmaktadır. Ölümünden sonra yayımlanmış, bir savaş pilotunun romanı olan Anne’de derin psikolojilerle iç içe geçmiş bir uçma serüveni anlatılır. Çocuk romanlarında insanî değerleri ve sorunları hayvanlar dünyasına aktararak hem çocukların hem de yetişkinlerin kendilerine göre tatlar bulduğu bir dil ve anlatım oluşturur.

Eserleri. Şiir: İşaret Çocukları (1967); Yedi Güzel Adam (1973); Menziller (1977); Korku ve Yakarış (1986); Şiirler (1989; burada daha önce kitaplaşmış olanlarla hiçbir kitabına girmemiş şiirleri bir araya getirilmiştir).

Hikâye: İns (1974); Hikâyeler (1996; İns’teki hikâyelerle daha önce kitaplarına girmemiş bazı hikâyelerinden oluşmaktadır).

Roman: Savaş Ritimleri (1985); Romanlar (1991; Savaş Ritimleri’ni ve yazarın sağlığında yayımlayamadığı Anne romanını içermektedir).

Deneme: Bir Değirmendir Bu Dünya (1986); Zengin Hayaller Peşinde (1999);

Çocuk Edebiyatı: Serçekuş (uzun hikâye, 1983); Ağaçkakanlar (roman, 1983); Katıraslan (uzun hikâye, 1983); Yürek Dede ile Padişah (masal, 1987); Motorlukuş (uzun hikâye, İstanbul 1987); Küçük Şehzade (masal, 1987); Gülücük (şiir, 1989); Kuşların Dili (Mantıku’t-tayr’dan hareketle yazılmış hikâyeler, İstanbul 1989); Ağaç Okul (şiir, 1990); Çocuklarımızla Atlara Biniyorduk (toplu çocuk kitapları, İstanbul 2006).

Mektup: Okuyucularla (İstanbul 2009); Mektuplar (İstanbul 2010). Bunların dışında günlüklerini Yaşamak (1980), konuşmalarını Konuşmalar (ts.) adlı eserinde toplamış, Sütçü İmam adıyla bir tiyatro eseri yazmıştır (1987). Eserleri ölümünden sonra “Cahit Zarifoğlu / Bütün Eserleri” başlığı altında külliyat halinde çıkmıştır.

Şair hakkında ölümünden sonra Yedi İklim (nr. 5-6, Temmuz-Ağustos 1987), Mavera (nr. 129, Eylül 1987), Kitap / Haber (nr. 15, Şubat-Mart 2003), Hece (nr. 126-128, Haziran-Temmuz-Ağustos 2007) gibi dergilerce özel sayılar, Bürde (nr. 3, Haziran 1991) dergisi tarafından özel bölüm hazırlanmıştır. Adına şiir ödülü konmuş (2003), üç yıl bu ödül verilmiştir. Ayrıca Nazım Elmas, Mustafa Yeşilkaya, Ali Pulat, Hüseyin Çolak, Rıdvan Çınar gibi araştırmacılar tarafından hakkında yüksek lisans tezleri hazırlanmıştır.


BİBLİYOGRAFYA

Sezai Karakoç, Sütun, İstanbul 1969, s. 69.

Cahit Zarifoğlu: Yürek Safında Bir Şair (haz. Âlim Kahraman), İstanbul 2003.

Yılmaz Taşçıoğlu, Kader Hep Erken Zaman Hep Geç, İstanbul 2008.

İsmet Özel, “Şair Öldüren Rejim”, Millî Gazete, İstanbul 10 Haziran 1987.

Cemal Süreya, “760. Gün”, Hürriyet Gösteri, sy. 80, İstanbul 1987, s. 22.

Ebubekir Eroğlu, “Cahit Zarifoğlu’nun Ardından”, a.e., sy. 80 (1987), s. 36-37.

Enis Batur, “Yarın İçin Bir Şair: Cahit Zarifoğlu”, Gergedan, sy. 5, İstanbul 1987, s. 12.

Murat Yalçın, “Maverasını Arayan Adam: Zarifoğlu”, Ludingirra, sy. 2, İstanbul 1997, s. 102-106.

M. Fatih Andı, “Cahit Zarifoğlu’nun Şiirinde Bir Kötülük Öğesi Olarak Yılan Sembolü”, İlmî Araştırmalar, sy. 8, İstanbul 1999, s. 9-24.

“Zarifoğlu, Cahit”, , VIII, 644-645.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2013 yılında İstanbul’da basılan 44. cildinde, 135-137 numaralı sayfalarda yer almıştır. Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER